31 Ağustos 2014 Pazar

OKUDUM 9#YAZ-KÜRŞAT BAŞAR-YAZ



Daha önce yazarın Başucumda Müzik adlı kitabını okumuştum ve bu tarz kitaplar pek beni cezbetmese de gerçekten beğenmiştim.Bu yaz da hazır bu kitap bu kadar okunurken ve pinuccia 'nın okuma şenliğinde de bu kitabın cuk diye oturduğu bir kategori varken bende okuyayım dedim ama üzülerek söylemeliyim ki bu sefer umduğumu bulamadım.Belki de çok büyük beklentilerle başladığım için bu böyle oldu ya da zamanlamam yanlıştı her neyse kitabı bir günde bitirmeme rağmen beni sarmadı.
Kitaba gelcek olursak,hikaye Kıbrıs'ta başlıyor.Belli sebeplerden ötürü İstanbul'a gelen Murat bir amacını gerçekleştirmek için Kıbrıs'a gelir.Orada çocukluğunu,gençliğini ve onu gördüğü ilk  yazın peşine düşer.Murat annesini hiç görmemiştir.Babasının ise yaşayıp yaşamadığını bile bilmez çünkü babası o dönemlerde Kıbrıs'ta yaşanan  Türk -Rum savaşı sırasında çalıştığı yerden dönmemiştir.
Bunun üzerine İstanbula gelen Murat amcasının yanında yaşamaya başlar ve amcasının vefatıyla bir dergide çalışmaya başlayıp  işte o yaz hayatının aşkını ilk kez gördüğü yazdır ve o günü şöyle tanımlar:
"Sanki yıllar öncesindeki o sabah,onu gördüğüm ,tanıdığım o ilk yaz günü zamanın akışına kapılıp gitmedi de hep benimle kaldı."
KİTAP TANITIMINDAN:
Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi...
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi...
Çok eskide kalmış,yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi...
Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire,bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi...
Yaz...bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbirşeyin ,hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi...
ALTI ÇİZİLENLER:
Bir keresinde şöyle demişti: "Bak sana birşey söyleyeyim de sakın aklından çıkarma ..Hayat,büyük bir oyun salonudur,renkli ışıkların altında kazanalar,zengin olanlar,aynı ışıkların altında herşeyini kaybedenler,bazen kazanıp bazen kaybedenler,öylesine ortada dolaşıp üç beş kuruştan fazlasını oynamaya cesareti olmayanlar,kendini bu renkli cümbüşe kaptırıp bütün hayatını burada geçirenler,gelenler,gidenler..Ama sonunda ne olur biliyor musun?Herkes kaybeder ve kasa kazanır.Aslında kazandıkların da,kaybettiklerinde hepsi buraya ait renkli pullardır.Geçen zaman senindir bir tek.Bunu unutma..."
Ama her kitap benim evim gibi oldu.İçine girip yaşayabildiğim ,sanki oradaki insanları tanıyormuşum gibi dostluk kurabildiğim,birlikte onların hayatlarını,hüzünlerini,sevinçlerini ,korkularını paylaştığım ve belki de asıl önemlisi ,kendimi unuttuğum ve hep güvende hissettiğim evim gibi..
Ve balki de bu yüzden onu gördüğüm an içimde yükselen o mutluluk ve heyecan aynı anda tanıdık bir korkuya dönüşmüş ve ona "Yaz" demiştim.

28 Ağustos 2014 Perşembe

OKUDUM 8#ADALETİN GİZLİ MEZARLIĞI-TED DEKKER

Yine bir Ted DEKKER klasiği "Adaletin Gizli Mezarlığı" ...Kitabı henüz bitirdim ve biran önce yorumlamak istedim çünkü daha fazla durduramadım beynimdeki düşüncelerimi.Aslında polisiye /gerilim tarzı gibi görünse de benim için çok daha fazlasıydı zira içinde kölelikten tutun,cinsel istismara varana kadar insanı insan yapan bütün iyi ve kötü duygular bir aradaydı.
Hikaye Bosna savaşı sırasında kızkardeşleri ve annesi tecavüz edilip öldürülen ,gördüğü bu vahşet üzerine dünyaya adalet getirmek için rahip olan bir katolik (David-Danny) ve uyuşturucu sebebiyle kendisini kaybeden ve ölümle burun buruna geldiği bir anda hiç tanımadığı bir adam tarafından kurtarılan Renee'nin başından geçen olaylar ile başlıyor  ve bir süre sonra yollarının kesişmesiyle devam ediyor.Sadece günah çıkarma kabininde oturup adalet dağıtamayacağını anlayan Danny kanunun dokunamadığı katilleri,tecavüzcüleri,işkencecileri kendi yöntemleriyle takip edip hayatları hakkında bilgi edindikten sonra öldürmeyi kendine görev ediniyor.(ki ilk cinayetini 15 yaşında işliyor).
Diğer tarafta ise kendini kurtaran adam tarafından cam bir evde tutulan (aslında hapis),hapis olduğunun ve aslında işkence gördüğünün farkında olmayan Renee yaşadığı bir kayıp sonucu cam hapishanesinden çıkıp bir adamın peşine düşerek kendi adaletini sağlamaya çalışıyor.Daha önce de belirttiğim gibi adalet arayan bu iki insanın yolları kesişiyor.bu arada ;
David isminin anlamı; "benim yargıcım Tanrı'dır"
Renee isminin anlamı; "yeniden doğuş"


KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:
İnsanın kimseye göstermediği bir yüzü vardır senin,benim,bizim gibi!
Hayatımda sadece tek bir kez başka birinin çığlıklarının devam etmesi için yalvardığımı hatırlıyorum;annemin...Onun çığlık dahi olsa ufacık bir ses daha çıkartması ve yaşam belirtisi vermesi için dua ediyordum...
Şimdi yaşça çok daha büyüğüm ve bir melek mi yoksa bir canavar mı olduğumu artık bilmiyorum...
Yıllar önce Bosna Savaşı sırasında annesinin ve iki kız kardeşinin askerler tarafından tecavüz edilerek öldürülmesine tanıklık eden intikam yüklü bir rahip ile parçalanmış bir aileye mensup uyuşturucu bağımlısı bir kadının yollarını kesiştiren ,sarsıcı ve akıllara durgunluk veren bir roman...

ALTI ÇİZİLENLER:
"Belki de Tanrı, Lamont'u öldürdüğü için danny'i öldürdüğümden dolayı beni öldürmesi için başka bir katil gönderecekti.Belki de insan doğası nihai katildi,hepimiz öyle ya da böyle ,bir şekilde suçlu olduğumuz için sonunda her hayatı alıyordu."
"Son itirafımın üzerinden üç ay geçti.İtirafın insanların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamak haricinde pek bir işe yaradığına hiçbir zaman gerçek anlamda inanmadım.Bu,bu dünyanın çirkinliğini temİziemiyor.İnsanlar kendilerini ve başkalarını incitiyorlar,ardından itirafta bulunuyorlar ve sonra gidip başka insanların canını yakıyorlar.İnsanlar böyle yaşıyor."
"Beyne isabet eden tek bir mermi ciddi hasar verirdi ama kurbanın hayAtının hemen sonlanmasını sğlayamayabilirdi.Diğer yandan,enseye gelenb tek bir mermi,sanki kurbanın başı kesilmiş gibi beyni vücudun geri kalanından ayırırdı."

25 Ağustos 2014 Pazartesi

KİTAP ALIŞVERİŞİM 1#

Uzun zamandır internetten kitap alışverişi yapmıyordum e kitapyurdu.com ' da ithaki yayınlarında %40 indirim olunca bu fırsatı kaçırmayayım dedim ve uzun zamandır almak istediğim bu güzellikleri aldım:)
O kadar mutluyum ki bir an önce başlmak istiyorum okumaya:)))

23 Ağustos 2014 Cumartesi

OKUDUM 7#BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK -HARPER LEE

Yazar Harper LEE bu romanını 1936 yılında çocukken başından geçen bir olaydan esinlenerek yazmış.Kitapta kendi yerine koyduğu Jean Louse "Scout" ,abisi Jem,babası Atticus Finch ve arkadaşı Dill 'in Amerikanın küçük bir kasabasında Maycomb (bu kasaba kurgusaldır) bir zenciyi savundukları için başlarından geçen olaylar anlatılır.
İddia asılsız olmasına rağman,avukat olan babaları Atticus Zenci Tom Robinson 'u savunmakla görevlendirilir,ki gerçekten de zenciyi savunmaktadır,bu nedenden ötürü kasaba halkı Finch ailesini zenci dostu olmakla suçlar.Böylece bir dizi olaylar zinciri yaşanır.
Bu kitapta küçük bir bölümü anlatılsa da aslında Amerika'da bir dönemler yaşanan siyahileri köle olarak kullanma,hor görme ,ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapma ve bu kitapta anlatılanlara benzer daha bir çok ve daha kötü olayların yaşandığı zaten aşikar.
Kristof KOLOMB'un Amerikayı keşfetmesi ardından yerli halk Kızılderililrle savaşı kazandıktan sonra büyük toprak parçalarına sahip olan Amerikalılar yeni bir sorunla karşılaştılar;tarlalrını ekip biçecek,evin işlerini yapacak kölelik sorunu.17.yy'dan itibaren Afrika'dan Amerika'ya getirilen siyahiler burada zengin çiftlik sahiplerine satılmış,el emeklerini tarlalarda,evlerde satmışlardır.Özellikle pamuk tarlalrında çalıştırıldıkları için Amerikanın güney kesiminde kölelik hızla yayılmıştı.Köleliğin daha az yaygın olduğu kuzey eyaletlerinde ise kölelği insalık dışı ve barbar buldular ve kaldırılması için ayaklandılar.
1860 yılında köleliğin kaldırılması gerektiğine inanan Abraham LİNCOLN başkan seçildikten sonra bu çatışmalar iyce alevlendi ve köleliği savunan güney eyaletleri birlikten ayrılarak ayrı bir devlet kurmaya karar verdiler.Böylece Amerikada bir iç savaş (Ayrılık Savaşı) başladı ve dört yıldı sürdü 1861-1865.Savaş kuzeyin zaferiyle ve ülkede kölelğin kaldırılmasıyla son buldu.

Size yıllar önce adını bir dergide gördüğüm ve hayatını incelediğim Sojuner TRUTH'dan bahsetmek istiyorum
NewYork'da bir kölenin kızı olarak1797 yılında dünyaya geldi asıl adı Isabellla idi,13 çocuk doğurdu ve hepsinin köle olarak satıldığına tanık oldu.
1820'de kendisini döven ve çocuklarını satmak için ailesini parçalayan efendisinden kaçtı.1840larda kölelğie karşı yapılan gösterilere katıldı,hitabet yeteneği sayesinde etrafında birçok insan topladı.Anlattıkları dinleyenleri hayrete düşürecek cinstendi.Onun anlattıkları şeyler sayesinde kimi kölelik yanlıları  fikirlerini değiştirip ,yanında yer almaya başladılar.
TRUTH çocuklarının çoğunu kaybettikten sonra daha çok cesaretlendi ve efendisinin kendisine yaptıklarını bütün çıplaklığıyla anlatmaya başladı.Anlattığına göre:efendisi sık sık nedensiz yere prangalıyor,bluzunu yırttıktan sonra kendisini direğe bağlayıp,çığlıklar atana dek kırbaçlıyordu.
Ayrıca TRUHT siyahilerin köle gibi çalıştırıldıktan sonra hayvanların yediklerine benzer küspe gibi şeylerin yemek olarak kendilerine verildiğini söylüyordu.
Amerikadaki kadınların oy hakkı mücadelesi başladığında yine ön saflardaydı.İç savaş boyunca da aktif olarak çalıştı ve 1864 'de Beyaz SAray'a davet edilip Başkan Lincoln tarafından kutlandı.1870 de Amerika kadın Hakları Derneği 'ne katıldı ve Ölene dek burada mücadele verdi. 
Bu arada yukarda gördüğünüz resim Sojuner TRUTH'un satarak hareketeine maddi kaynak sağlamaya çalıştığı kartvizit fotoğrafı.Fotografın altında yazan slogan ise şöyledir:
"Aslına Destek olmak için suretini satıyorum"

22 Ağustos 2014 Cuma

YAZ OKUMA ŞENLİĞİ 2.AY RAPORUM

6. Kategori (10 puan): Nobel ödüllü bir yazardan bir kitap.
Açlık-Knut HAMSUN-Müjde Yayınevi-193 sf
11. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.
Bülbülü Öldürmek-Harper LEE-Altın Kitaplar-342 sf
15. Kategori (10 puan):Bir masal kitabı.
Peter Pan-J.M.BARRIE-Zuhal Yayınları-96
17. Kategori (10 puan): Bir biyografi/otobiyografi kitabı.
Dünyayı Döndüren Adam Galileo-Alfred Engelbertoviç Ştekli-Etkin Yayınevi-400 sf
18. Kategori (10 puan): Bir tiyatro oyunu.
Gülnihal-Namık KEMAL-Kent Yayıncılık-160 sf
20. Kategori (10 puan): Polisiye/gerilim/korku vb. türde bir kitap.
Ölüm Üstadı-Arıana FARNKLİN-Format-536 sf
21. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.
Aşkın Meali II-İbrahim ve Hacer-Sinan YAĞMUR-Karatay Akademi-281 sf
25. Kategori (10 puan): Yabancı dilde bir kitap veya orijinal dilinde okumayı gönlünüzden geçirdiğiniz bir kitap.
Muhteşem Gatsby-F.SCOTT FITZGERALD-Martı-208 sf
26. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 15 puan, toplamda 45 puan): 3 kitaplık bir seri veya aynı seriden 3 kitap.
Bir Yumak Mutluluk-Debbie MACOMBER-Martı-479 sf
Bahçemde Yaşaren Umtlar-Debbie MACOMBER-Martı-478 sf
Mucizeler Dükkanına Dönüş-Debbie MACOMBER-Martı--480 sf
27. Kategori (Her bir kitap 10 puan, iki kitap da okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 50 puan): İsminde zıt anlamlı kelimeler olan iki kitap.

Cehennem-Dan BROWN-Altın Kitaplar-576 sf
Babamın Cenneti-Arıal SABAR-Sonsuz-432 sf
28. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 60 puan): Goodreads’in “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” listesinden 3 kitap.
Jane EYRE-Charlotte BRONTE-Gonca Kitapları-260 sf
Koku-Patrick SUSKIND-Can-263 sf
Aşk ve Gurur-Jane AUSTEN-Altınpost Yayıncılık-472 sf
29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Bataklıkta Geceyarısı-Nora ROBERTS-Epsilon-414
Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer-Laurent GOUNELLE-Pegasus-447 sf
Tutunamayanlar-oĞUZ ATAY-İletişim-724 sf
İskender-Elif ŞAFAK-Doğan Kitap-443sf
30. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 50 puan, toplamda 80 puan): 17., 18. ve 19. yüzyılda yazılmış birer kitap.
Macbeth-SHEAKSPEARE-Kent Yayıncılık-144 sf
Robinson CRUSOE-Daniel DEFOE-Gonca Kitapları-233 sf
Akıl ve Tutku-JANE AUSTEN-Tutku-368 sf
puanlama:
toplam 23 kitap okuduğum için 23x10=230 
toplam sayfa sayısı:8429  puanı:84
ekstra puanlar:15+30+30+30+50=155
toplam puanım=230+84+155=469

19 Ağustos 2014 Salı

OKUDUM 6#AKIL VE TUTKU-JANE AUSTEN

Kitabın ismi "akıl ve yaşam" olarak da geçmekte bunu belirtmeliyim.Okuduğum ilk Jane AUSTEN romanıydı (evet şu zamana kadar okumamam büyük ayıp kabul ediyorum)zira ben bu tarz kitapları çok severim...
Balolar,İngiliz sosyetesi,evlenme çabaları,lordlar,ladyler........
Ahhhh alın beni götürün o zmanlara ,kabarıkk etekli elbiseler giyip beyaz eldivenler takıp balolarda dans etmek istiyorum bendeeee......
O kadar çok hayal kuruyorum ki bu tarz kitapları okurken sanki baş roldeki esas kız benim:)
Jane AUSTEN, bu romanında iki kız kardeşin hikayesini anlatıyor.İsimleri Elinor ve Marianne DASHWOOD.Elinor gerçekçi bir hayat görüşüne sahipken kardeşi Marianne ise aşırı duygusal ve romantik bir yapıda.Zaten bu sebeplerden dolayı Marianne,ablası Elinor ile flört eden Edward'ı ruhsuz bulmakta ve eleştirmekte.Kafa yapısına uyan Willoughby ile tanıştığında ise tutkuyla aşık olur .Bu flörtler ile başlayan olaylar beklenmedik gelişmelere ve acı ihanetlere sahne olur.
Daha fazla detaylA Spoiler vermek istemiyorum ama şu kadarını söyleyebilirim ki bir 'aşk-ı memnu' klasiği yaşandi diyebilirim ama bu kez yeğen ve yenge değil gelin ve kayın klişesi vardı ..


OKUDUM 5# BABAMIN CENNETİ-ARIAL SABAR

Uzun zaman oldu okuduklarımı yazmayalı  bende ufak ufak yazmaya yazmaya başlayayım dedim ,eveeeet ilk kitabımız Arıal SABAR'ın kendi öyküsünü yazdığı Babamın Cenneti adlı romanı.Kitap adından da tahmin edileceği gibi babasının geçmişini yaşadığı yerleri araştırmasını anlatıyor.
Aslında araştırma kitabı olduğu için romanlarda olan akıcı dil elbette ki yoktu ama şuan gündemimizde oaln İsrail-Filistin arasındaki münasebete dayandığı için ilgi çekiciydi aynı zamanda.
Kısacası özetlemem gerekirse,Yahudiler için bir yurt bulduktan sonra (İsrail) dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Yahudilerin yeni yurtlarına taşınmaları,yaşadığı zorluklar yeni yerlerine alışma çabaları anlatılıyor.Arıal'ın babası ise Kürdistan Yahudilerinden .
Hikaye çok akıcı olamamsına rağmen en azından bişeyler öğrenebildiğim için mutluyummm:)

13 Ağustos 2014 Çarşamba

OKUDUM 4# CEHENNEM-DAN BROWN


Diğer Dan BROWN kitaplarında olduğu gibi 'cehennem'de de kahramanımız tabii ki Robert LANGDON.Robert kitabın başında gözlerini bir hastane odasında açar,vurulmuştur ve son 48 saate dair hiçbir şey hatırlamıyordur ve üstelik İtalya'dadır.Derken hastanede saldırıya uğrar ve hastanede kendisiyle ilgilenen genç doktorla kendini maceranın içinde bulur.Serüven Floransa,Venedik derken İstanbul'a kadar uzanır.
Bu kez Langdon'ın peşinde olduğu insanlığın üçte birini yok edebilecek kapasitede olan ölümcül bir virüstür.( Kitap hakkında bu kadar yeter fazla spoiler vermek istemem:))
Kitapta sık sık hatta çoğunlukla desem daha doğru olur Dante'nin İlahi Komedya'sından bahsediliyor.Hatta şifreler Dante'nin dizelerinde gizli oluyor.Kütüphanemde olmasına rağmen henüz İlahi Komedya 'yı okumadığım için kendime çok kızdım!
 Ayrıca kitapta Dante 'nin yüzünün maskından da bahsediliyordu.Bu mask ise Dante öldükten sonra yüzüne bir madde sürülüp ardından alçı döküldükten sonra bir kaç gün bekledikten sonra yüzünden alınıyormuş ve işte o mask:



Ayrıca İlahi Komedya'dan esinlenerek yapılmış olan Cehennemi tasvir eden bir tablodan da sıklıkla söz ediliyor.Bakınca ben bile ürktüm!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
İşte bahsettiğim tablo:


Kitabın İstanbul'da geçen bölümlerinde Topkapı Sarayı,Ayasofya,Yerebatan Sarnıcı'nı yazar çok güzel tasvir etmiş kendisini tebrik ediyorum.( en azından Türkiye'yi bir Orta Doğu ülkesi gibi göstermemiş)
Kitap beni,m çok hoşuma gitti zaten Dan BROWN 'un kalemini severim haa e madem öyle niye şimdiye kadar okumadın diye soracak olursanız ,ilk çıktığı zaman o kadar bahsedildi ki bu kitaptan biraz popularitesinin geçmesini bekledim:)

12 Ağustos 2014 Salı

OKUDUM 3# MUHTEŞEM GATSBY-F.SCOTT FITZGERALD







Kitabı okumadan önce ,sanırım daha önce okuduğum yorumlardan dolayı,çok fazla beklenti içindeydim ve yine sanırım bu sebepten dolayı başlarda o kadar zevk alamadım.Bundan sonra yorumlara çok fazla bakmıycam(!).Kitap Gatsby 'nin komşusu Nick Carraway'ın ağzından anlatılıyor.O dönem Amerikası'nın sonu gelmez eğlence düşkünlüğüne kitapta sıklıkla yer veriliyor.Ki Gatsby sık sık evinde böyle büyük partiler veriyor.
                        Bundan sonrası Spoiler içerir!!!!!!!!
 Özete gelcek olursak kitap Gatsby ve onun unutamadığı aşkı Daisy üzerine kurulu.
Daisy daha önce Gatsby'i parası için Tom'a tercih edip onunla evleniyor,bir çocukları oluyor.Aradan beş yıl geçmesine rağmen Gatsby bir türlü aşkını unutamıyor.Yıllar sonra Gatsby ,Daisy'nin yaşadığı evin karşı koyundaki malikaneyi alır ve Daisy 'nin yaşadığı evi gözlemeye başlar.Verdiği bir partide komşusu Nick ile tanışır ve zaman geçtikçe Nick'den kendisini Daisy ile bhuluşturacağı bir ortam sağlamasını ister ve Nick bu ortamı sağlar.Buluşmalarından sonra Daisy'nin aşkı tekrar alevlenir.Kitabın sonlarına doğru ise DaisyTom'a onu sevmediğini söyler ve aralarında tartışma başlar.Daisy ve Gatsby ,Gatsby'nin arabasıyla dönerlerken Tom2un metresine yanlışlıkla çarparlar.Metresin kocası ise Tom'un  kışkırtmasıyla evinde Gatsby'i vurur. Ayrıca kitabın sonlarına doğru Gatsby'nin nasıl zengin olduğu ortaya çıkar. 

11 Ağustos 2014 Pazartesi

OKUDUM 2 # Dünyayı Döndüren Adam Galileo-Alfred Engelbertoviç ŞTEKLİ

   

Galileo 15 Şubat 1564'te İtalya'nın Pisa şehrinde doğdu.Babası o dönemin tanınmış müzisyenlerinden olan   Vincenzo Galile­i idi. Galileo lk tahsilini Floransa'da yaptı.Babası daha önce kendisinin matematikle uğraşması nedeniyle bütün mal varlığını kaybetmişti bu yüzdende oğlunun tıp eğitimi. almasını istiyordu.Galileo  babasının isteğine uyarak Pisa Üniversitesi'nde tıp okumaya karar verdi.
   Babasının bir arkadaşı olan matematik öğretmeni Ricci, Galileo'yu oldukça etkiledi ve Galileo babasının karşı çıkmasına rağmen özel matematik dersleri almaya başladı,daha sonrada kendisi özel matematik dersleri verdi. Bu derslerde Arşimed'in çalışmalarını öğrendi.
   Galileo Pisa Üniversitesi'ndeki eğitimi sırasında tıp dalından vazgeçti ve felsefe ile matematik çalışmaya karar verdi.1589'da Pisa Üniversitesi'nde matematik profesörü oldu ve daha sonra Padua üniversitesine geçti.
   22 yaşında "Hidrostatik Terazi" kitabını yayınlayarak bilim dünyasının ilgisini çekti. O dönemde Aristoteles geleneği izlenerek bir cisim ne kadar ağır olursa, o kadar hızlı bir şekilde yere düşeceği düşünülüyordu.Galileo tüyyaprak gibi cisimlerin yere daha yavaş düşmesinin nedeni olarak geniş yüzeylerinin hava ile sürtüşmesi olduğunu gösterdi. Havasız bir ortamda bütün cisimlerin yere aynı hızda düşeceğini iddia etti.




   1609 yılında Hollanda'da teleskobun icadını öğrendi ve ertesi yıl daha üstün bir teleskop geliştirdi. Sonrasında Ay'ın yüzeyi, Güneş'teki lekeleri, Jüpiter'in uydularını keşfetti. Gökbilimi çalışmaları Galileo'yu oldukça ünlü yapmıştı.





   16. yüzyılda Polonyalı Kopernik, Güneş merkezli kendi evren modelini geliştirmişti. Galileo dünyanın güneşin etrafında döndüğü yönündeki Kopernik kuramını destekliyordu ve bu kilisenin büyük tepkisini çekmişti. Kilise bu teorinin Kutsal Kitap'ta Yeşu'nun Güneş'e hareket etmeme emri vermesine ters düştüğünü düşünüyordu. Galileo Roma'da Engizisyon mahkemesi önünde sorguya çekildi. Engizisyon toplandı ve sonunda Galileo'nun teorisinin asılsız ve dine aykırı olduğu kararını verdiler.1616 yılında Galileo'nun bu kuramları desteklemesi ve öğretmesi kilise tarafından yasaklandı. Galileo idam edilirken söylediğini inkar etmesi şartıyla idamının iptali belirtilirken Galileo "Görmedim, Duymadım ve Bilmiyorum" diyerek kendini idam sehpasından kurtarmıştır.
   "Dünyanın İki Esas Sistemi Üzerine Diyaloglar" eserini Papalığın izni ile 1632'de bastırdı. Kitap Kopernik'in teorisini destekleyen ve karşı çıkan iki adamın tartışması üzerineydi. Galileo mahkeme öncesi gözaltına alındı ve ömür boyu hapse mahkum edildi.Sonrasında cezası ev hapsine çevrildi ve Kopernik'in kuramına karşı çıkmaya zorlandı.
   Galileo ileri yaşlarında körlük geçirdi önce sağ gözü kör oldu yavaş yavaş da sol gözünü kaybetmeye başladı bunlar olduğunda 76 yaşındaydı ve tek üzüldüğü şey gökyüzünü inceleyemeycek olmasıydı  ama buna rağmen yazmaya devam etti ve 8 Ocak 1642'de hayatını kaybetti.

..........................................................................................................................................................
"Su kanalında normal hızla ilerleyen , içi su dolu bir kayığı düşünelim " diye yazıyordu çok sonraları Galileo."Daha sonra kayığın kıyıya oturması veya başka bir engele takılması sonucu hareketinin yavaşladığını düşünelim.Bu durumda kayığın içindeki su , kayığın hareketi kadar bir hareket kaybına uğramayacak,bu hareketi koruyarak kayığın burnuna doğru ilerleyecektir.Kayığın burnunda su seviyesi artacak arkada ise azalacaktır.Eğer şimdi normal hızla ilerleyen kayığı hızlandırırsak, o zaman kayığın içinde olan su kayığın hızına hemen uymayacak ve arkasına doğru hareket edecektir.Su seviyesi arkada yükselecek,burnunda ise azalacaktır.Bu olay kesinlikle bu şekilde gerçekleşir.Bu anlatımı kolay ve her zaman deneye açık bir olaydır.."
...........................................................
Gezegenler dünya,yıldızlar ise güneşti.
............................................................
Galileo (kör olduktan sonra) Diodati'ye içindeki acıdan bahsederken:"Siz geçmiş asırlarda yaşayan bilgelerin her zaman görebilmelerine karşın , yaptığım şaşırtıcı gözlemlerle ve açık ispatlarımla yüzlerce ve binlerce kez genişletttiğim gökyüzünün ,dünyanın ve evrenin artık benim için işgal ettiğim bu yerden daha büyük olmayacak boyutlara kadar küçüldüğünü düşündüğüm zaman nasıl bir acı hissettiğimi düşünebiliyormusunuz?Kısa süre önce başıma gelen bu olayları sabırla ve itaatkırlıkla kabul edemiyorum.Fakat zaman bana bu olanları sabırla karşılamayı öğretecektir."

10 Ağustos 2014 Pazar

OKUDUM 1 # Elif ŞAFAK-İSKENDER

  Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitabı çok çok çoook beğendim .Hatta kendi kendime bu kitabı bu zamana kadar nasıl okumazsın diye hayıflandım bile.İskender o kadar akıcıydı , o kadar beni içine çekti ki kitabı elimden bırakamadım.
  Kitap aslında bir ailenin üç kuşağına da mensup üyelerini hikayelerini ayrı ayrı bölümlerde anlatıyor.Hikaye Fırat yakınlarında bir köyde başlayıp,İstanbul,Londra hatta Abu Dabi gibi farklı şehir ve kültürlerde devam ediyor.Hikayede ,Londra'da göçmen ailelerine uygulanan baskıdan,göçmenlerin çektiği sıkıntılardan sıkça bahsediliyor.Tabii ki roman kahramanlarımızın mensup olduğu Toprak ailesi de Londra 'da yaşayan bir göçmen.
  Karakterlere gelecek olursak yazar öyle bir hikaye yaratmış ki,sanki gerçekten yaşanmış bir olayı okuyormuş gibi hissediyorsunuz.İskender,Esma,Yunus,Naze,Pembe ,Cemile...hepsi bende bir iz bıraktı.Özellikle Pembe ve Cemile..
  Pembe'nin Londra'ya gidip Cemile'nin köyde kalması ,sonra tam tersi...
  Kitabın sonıu beni benden etti,hiç böyle bir son beklemiyordum,şaşırıp kaldı oturduğum yerde..
  Bende okumayan varsa vakit kaybetmeden okumalı bu kitabı..

                       .......................................................................................                                         
  Yıllar sonra Cemile kuyruklu yıldızlar hakkında daha fazla şey öğrenecekti.Anlayacaktı ki,hakikaten bir kuyruklu yıldız gibi tutulmamış yeminler ve gerçekleşmemiş hayallerden oluşan bir enkazı peşlerinden sürükleyerek , çarpışma anına doğru inanılmaz bir süratle gidivermişlerdi.

                                                 .............................................                                                    
  Ta Nuh Nebi'den beri Mezopotamya yerlileri Tanrıların Gözyaşları derdi elmaslara.Onların gökteki yıldızlardan dökülen tozlardan veya fırtınalı gecelerde yıldırımlardan kopan kıymıklardan yapıldığına inanılırdı.Ne hayal gücü!İnsanlar anlayamadıkları bir cisimle karşılaştıklarında başlıyorlardı uydurmaya..

                                              ................................................                      
  İnsan ömrü kısaydı,bir kurtçuğunkinden farksız.Ya da ipekböceğinkinden. Ademoğulları,Havvakızları tuhaf mahluklardı.Kurtçuğa benzetsen alınır,ipekböceğine benzetilmekten keyif duyarlardı.Böceklerden iğrenir ama parmaklarına uğur böceği konsa hayra alamet sayarlardı.Sıçanlardan tiksinir,sincaplara bayılırlardı.Akbabaları itici,kartalları heybetli bulurlardı.Sinekleri hor görür, ateşböceklerine bayılırlardı.Bakır ve demire ehemmiyet vermez,altına taparlardı.Ayaklarının altındakı taşlara dönüp bakmazken mücevherler için delirirlerdi.

                                               ............................................                                                              
  Ne kadar saf ve kusursuz da olsa inci,istiridye kabuğunun  içine giren bir toz zerreciğinden oluşuyordu.Demek ki çirkin bir cisim bile şahane bir varlığa dönüşebiliyordu.


3 Ağustos 2014 Pazar

YAZ OKUMA ŞENLİĞİ SON DAKİKA DEĞİŞİKLİKLERİM Dikkat dikkat bu bir düzelemedir şu anlık nihai listem budur fakat heran küçük değişiklikler yapabilirim :) 1. Kategori (10 puan): İsminde yaz mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların yazın geçtiği bir kitap. Kürşat BAŞAR-Yaz 5. Kategori (10 puan): Bir kişisel gelişim kitabı. Erdal DEMİRKIRAN-Azrailin Secde Ettiği Adam 16. Kategori (10 puan): Herhangi bir edebiyat ödülü kazanmış bir kitap. Edith WARTON-Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler (pulitzer) 28. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 60 puan): Goodreads’in “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” listesinden 3 kitap. Bu kategoriden 2 kitabımı zaten okumuştum 3.sünü değiştirdim kendisi: Jane AUSTİN-Aşk ve Gurur 29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı. Bu kategoriden de 3 tane okumuştum sonuncusunun yazarı aynı fakat kitabını değiştirdim son hali: Elif ŞAFAK-İskender