2 Ekim 2014 Perşembe

OKUDUM 13#KİTAP HIRSIZI-MARKUS ZUSAK

Kitap Hırsızı'nı okuyalı birkaç gün olmasına rağmen ancak fırsat bulabildim yorumumu yazmaya.Kitap Markus Zusak'ın okuduğum ilk kitabıydı o nedenle başta tereddüt etsemde (acaba dili nasıl kurgusu nasıl diye)yapılan olumlu yorumlara daha fazla kayıtsız kalamadım ve bu güzelliği alıp okudum.İyki de okumuşum çünkü hikaye Nazi Almanya 'sında geçiyor ki bu benim en çok ilgimi çeken konulardan biri.Kitapta ilk etapta ilgimi çeken ikinci şey ise kapak tasarımı oldu o renkler ,o kabartmalar,o kız ,o azrail...
Kapaktan da anlaşılacağı üzere kitap hırsızımız bir kız (Liesel),anlatıcımız ise Azrail(evet çok orjinal bir fikir hele o dönem ölen binlerce yahudi düşünülünce)
Kitap Hırsızı,annesi ve küçük erkek kardeşiyle evlatlık verileceği eve doğru yaptıkları tren yolculuğuyla başlıyor hikaye ve bu tren yolculuğunda kardeşi ölüyor.Hırsızlık ise kardeşinin gömülmesi sırasında mezarcı çocuğun düşürdüğü Mezarcının El Kitabı adlı kitabını düşürüp,bunu çalmasıyla başlıyor.Özellikle söylemek istediğim bir şey var o zamanlar Liesel henüz okumayı bilmiyor.
BUNDAN SONRASI SPOİLER İÇERİR HENÜZ OKUMAYANLAR HEMEN ES GEÇİN BURAYI!!!!
Evlatlık verildiği aile (Hans ve Rosa) özellikle Hans ile Liesel 'in arası çok iyi.Birlikte kitap okuyorlar hatta okumayı öğrenmesinde babasınında yardımları var.Ki bu benim çok hoşuma gitti:)
Kitapta sıklıkla arkadaşı Rudy ile Liesel 'in hırsızlıklarına şahit oluyoruz.Kitapların yanında karınlarının ağrımasına neden olan elma da dahil buna.
En çok hoşuma giden yerler ise valinin karısından çaldığı bölümlerdi.İtiraf etmeliyim ki o kütüphanenin valinin karısı ve oğluna ait olduğunu öğrendigmde çok şaşırdım.
Beni en çok etkileyen bölümler ise evinde sakladıkları yahudi Max'ın Liesel ile olan diyalogları ve Liesel 'in Max'a olan bağlılığı ,hastayken getirdiği hediyeler...
Bombalamadan tesadüfen sığınakta olduğu için kurtulan ve tanıdığı herkesi kaybeden Liesel 'in Kitap Hırsızı'nı yazmasıyla ve o kitabı azrail'in alıp yıllar yıllaar sonra Liesel artık torun sahibiyken Avustralya 'da canını almaya geldiği esnada Kitap Hırsızı 'nı Liesel'e vermesi ile süpriz bir şekilde son buluyor.

ALTI ÇİZİLENLER:
Yahudiler Dachau'ya toplama kampına gidiyorlardı."Bu iki hafta eder diye yazacaktı daha sonra bodrumda."Dünyayı değiştirmek için iki hafta ve herşeyi mahvetmek için on dört gün"
......................................
Tuhaf,ufak tefek bir adam vardı.Hayatıyla ilgili üç önemli detaya karar vermişti.
Saçlarını diğer herkesin taradığının aksi yöne tarayacaktı.
Kendine küçük ,tuhaf bir bıyık bulacaktı.
Birgün dünyaya hükmedecekti.
Genç adam oldukça uzun süre dünyayı nasıl ele geçireceğini düşünerek ve planlayarak dolaştı.Sonra birgün aklına geldi.Mükemmel bir plan!Çocuğuyla birlikte yürüyen bir anne görmüştü.Kadın çocuğu uzun uzun azarlamıştı.Sonunda çocuk ağlamaya başladı.Annesi birkaç dakika onunla çok yumuşak bir şekilde konuştu ve sonunda çocuk sakinleşip gülümsedi.
Genç adam kadına koşarak ona sarıldı."Kelimeler"diye sırıttı.
"Ne?"
Ama cevap gelmedi.
Adam çoktan gitmişti.
Evet,Führer dünyaya kelimelerle hükmetmeye karar vermişti."Asla silaha sarılmayacağım"dedi."Buna gerek kalmayacak"Ancak acelesi yoktu.En azından hakkını verelim hiç de aptal bir adam değildi.İlk saldırı planı vatanın olabildiğince büyük bölümüne kelimeler yaymaktı.
Onları gece gündüz ekip yaydı.
Büyümelerini izledi.zaman içinde büyük kelime ormanları bütün Almanya 'ya yayıldı.Almanya artık ekilmiş düşüncelerden oluşan bir ülkeydi.
..............



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder