4 Kasım 2014 Salı

OKUDUM 17#RESİMLİ ADAM -RAY BRADBURY

Okumamın üzerinden birkaç gün geçmesine rağmen yeni yorumlayabildiğim BRADBURY'nin bu muhteşem kitabıyla tekrar karşınızdayım.Benim de çok sevdiğim bir yayınevi olan İthaki yayınlarından çıkan bu kitap 18 öyküden oluşmakta.Konusu ise hayli ilginç :vücudunda dövmeler bulunan bu adam çok huzursuz çünkü gece olunca bu resimler hareket ederek öyküler anlatmakta ve yeni tanıştığı bir adam gece boyunca uyumayıp bu öyküleri izliyor.Öykünün içinde öykü var diyebilirim bu anlamda.Benim çok beğendiğim hikayelere gelecek olursak:

Gün Geldi Devran Döndü
Irkçılığa gönderme yapılan bir hikaye.Olay 1965 yılında geçiyor.20 yıl önce yani 1945 yılında dünyadan marsa gönderilen siyahiler aradan geçen onca yıl sonra beyazların marsa gelmesiyle öfkeleniyorlar.Hatta içlerinden bazıları bir zamanlar dünyada siyahilere yapılan muameleyi bu sefer marsta beyazlara karşı yapmayı planlıyorlar.

Daha sonra gelen beyazlardan : siyahileri marsa gönderdikten sonra 3.dünya savaşı çıktığını,her yerin bombalandığını artık her yerde radyasyon olduğunu ve dünyanın yaşanılası bir yer olmadığını ve bu nedenle marsa geldiklerini öğreniyorlar.

Hikaye Willie'nin şu sözleriyle bitiyor:
"Bana öyle geliyor ki bugün beyaz adamı ilk kez gerçekten gördüm.Onu tüm açıklığıyla gördüm."

Tilki ve Orman
Bu hikayede ise 2155 yılında ufak bir sokakta yaşayan bir çift anlatılıyor.Bu adam ve eşi korkunç bir savaşla ,süper ötesi hidrojen bombalarıyla,sansürle,ölümle karşı karşıya o yıllarda.Çiftin geçmişe kaçmaları ve arkalarından takip eden adamı kötü sanıp kurtulmaya çalışmaları anlatılıyor.Öykünün sonunda ise takip eden adamın gerçek niyeti anlaşılıyor.

Betoniyer
Marslıların dünyaya savaş açması konu alınıyor.Ettil adlı bir marslının dünyadan gelen kitapları okuması ve marslıların dünyaya savaş açtıktan sonra dünyadan  gelen Rick,Mick gibi kısa adı olan birisinin Marsı ele geçireceğini okuduğu ve buna inandığı içi,n savaşta yer almak istemiyor.Kısa adı Rick olan bir dünyalıyla tanışması ve Rick 'in marsı ele geçireceklerini ve ürettikleri şeylerle dünyaya bağımlı hale getireceklerinin anlatlıdığı bir hikayeydi,ana konusu ise kapitalizm.

Benim beğendiğim öyküler bunlardı,eğer bu tarz bilim kurgu kitaplarını seviyorsanız okuyun derim:)

2 Kasım 2014 Pazar

OKUDUM 16#BİZİM ATATÜRK-AHMET AKGÜL



29 ekim Cumhuriyet Bayramında yapılacak en anlamlı şeylerden biri atamız ile ilgili bir kitap okumaktır sanırım ve bende öyle yaptım.Ahmet AKGÜL ortaya çok güzel bir eser çıkarmış zira Mustafa Kemal ATATÜRK'ün belki de hiçbir yerde duymadığımız bilgileri vardı kitapta.Lafı fazla uzatmadan kitapta yer alan ve benim de ilgimi çeken yerleri sizinle paylaşmak isterim:


-Makbule Hanım,soyadı kanunu çıktığında "ATADAN"soyadını almıştı.Atatürk soyadı hiçkimseyle,öz kızkardeşiyle bile paylaşılamazdı!

-Tıpkı İsmet Paşa'nın annesi,sevgili dostumuz Erdal İnönü'nün ninesi Cevriye Hanım'ın da "TEMELLİ" soyadını aldığı gibi...İnönü ismi ,annesi için geçerli olamıyordu.

-Atatürk 'ün ,babası Ali Rıza Efendi'yi küçük yaşta yitirdiğini hepiniz biliyorsunuz.Peki,Zübeyde Hanım'ın yeniden evlendiğini biliyor musunuz?Belki bunu da duymuşluğunuz vardır da,Atatürk'ün üvey babasının adını bilen var mı aranızda?
Söyleyeyim:Ragıp Efendi.
Ragıp Efendi'nin ,başka bir hanımdan iki oğlu vardı:Hasan ve Süreyya.
Atatürk'ün üvey kardeşi Hasan da ,tıpkı Ali Rıza Efendi gibi gümrük memuruydu.Süreyya'nın intihar ettiği söylenir.
İşte ünlü Fikriye Hanım da ,o Ragıp Efendi 'nin kardeşi Albay Hüsamettin Bey'in kzıdır.

Evet bu ve bunun gibi daha birçok bilinmeyen vardı bu kitapta,Atamızı daha yakından tanımak için alın okuyun derim...



OKUDUM 15#GOLEM VE CİN-HELENE WECKER

Yine uzun zaman önce okuduğum golem ve cin ile karşınızdayım.Öncelikle şunu söylemeliyim kitabı çoooook beğendim.Gerek  konusu gerekse alışık olmadığımız karakterlere hayat vermiş olması açısından Helene WECKER'i tebrik ederim,ki hayal dünyamıza golem gibi bir karakteri kazandırdı.
Konusu hayli ilginç geldi bana,şöyleki: karakterlerden biri cin diğeri ise golem,adından da anlaşılığı gibi:)

Yıllar yıllar önce bir ibriğe hapsedilmiş cin ve yalnızlık çeken bir adam tarafından yaşlı bir adama yaptırılan golem..
Cin kaslı ve yakışıklı bir adam ,golem ise uzun boylu ve oldukça güçlü bir kadın..
Cin ve golem haricinde yazarın yarattığı büyücü karakteri,golemi yapan kişi,meryem ,salih ,suriye mahallesi gibi ögelerde dolu doluydu hiçbir şey havada kalmadı bence.
Ayrıca kitabın sonunu çok beğendim ,yani eden bulur sözü tekrar hayat buldu Helene'nin kalemiyle:)
Fazla spoiler vermek istemiyorum ki kendimi zor tutuyorum zira anlatacak çok şey var.Eğer değişik tarzda bir hikaye okumak isterseniz bence mutlaka okumalısınız ,ben çok beğendim.Ayrıca sayfa sayısı da korkutmasın zira çok akıcı bir kitap.
Herkese iyi okumalar:)



Bu arada golem  efsanelerde ruhu olmayan genelde kilden veya topraktan oluşturulan bir canlıdır.Musevi folklorunda sıkça rastlanan golem genellikle insan şekli verilmiş çamurlardan oluşur.Ve efsanelere göre sahibini korumak için yapılmakta ve gücünden yararlanılmaktaymış.

1 Kasım 2014 Cumartesi

OKUDUM 14#GÖZLERİNİ SIMSIKI KAPAT

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba..Bu birkaç günde hatta hafta demeliyim sanırım,bir çok kitap okudum elbette fakat bir türlü bloğa girip yorum yazamadım mevsim mi etkiledi noldu anlamadım büyük bir tembellik var üstümde .
Her neyse kitaba gelecek olursak bildiğiniz gibi polisiye kitabı 'Gözlerini Sımsıkı Kapat'.Daha önce John VERDON'un Aklından Bir Sayı Tut isimli kitabını okumuş ve çok beğenmiştim .Yazara uzun bir ara verdikten sonra bu kitapla tekrar buluştuk ve ben çok memnun oldum bu buluşmamızdan:) Gerek konusu gerekse hikayedeki psikolojik ayrıntılar ilgimi çekti diyebilirim.Zaten polisiye kitaplarda özellikle katilin ya da sorunlu kişilerin psikolojisine değinilince ilgimi bir tık daha fazla çekiyor .
Hikayeye gelecek olursak düğün günü başı kesilerek öldürülen bir gelin ile başlıyor.Gelin şu şekilde bulunuyor:başı gövdesinden ayrılmış,gövdesi sandalyede başı ise masada gövdesine bakar vaziyette...Offf şu an bile içim ürperdi...
Önceki kitabı okuyanlar zaten dedektif Dave GURNEY'i tanıyorlardır.Bu hikayede zaten GURNEY üzerinden anlatılıyor yine.Kitapta psiklolojik ögeler var demiştim.Tam da bu noktada şunu söyleyeceğim:gelin sosyopat ,eşi ise psikiyatrist.Neyse ben spoiler vermeden sosyopat neymiş araştırdığım kadarıyla paylaşayım:


Sosyopat başka bir deyişle anti sosyal kişilik bozukluğu "Teşhis için temel özellik ,çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eden,diğer insanların hakları ile ilgili daimi bir umursamazlık ve ihlal seyridir."  Yani sosyopatlar karşısındaki kişiye empati duymaktan yoksundurlar.
Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişilerde genel anlamda görülen bozukluklar ise şu şekildedir:
-Yalan söylemede ısrar ve hırsızlığa eğilim
-Diğer kişilerin haklarını ihlal etme
-Empati eksikliği,
-Alkol ve uyuşturucu madde kullanımına yatkınlık
-Daimi olarak endişe,sinirlilik ve moral bozukluğu hali(disfori)




Peki Nasıl Teşhis Ediliyor?
Her ne kadar 18 yaşına kadar teşhis edilemese de özellikle çocuklarda bazı belirtiler antisosyal kişilik bozukluğunun sinyallerini vermekte.Bu semptonlar ise:
normalden uzun bir süre devam eden yatağını ıslatma,hayvanlara eziyet ve piromani (yangın çıkarma hastalığı yani yangın çıkarma hususunda kontrol edilemez bir isteğe sebep olan akıl hastalığı)


Evet benim anlatacaklarım bu kadar eğer polisiye romanlardan hoşlanıyorsanız ve psikolojik ögeler ilginizi çekiyorsa bu kitabı okuyun derim.:))